Gıda güvenliği konusu, gelişmekte olan ülkelerin yanı sıra gelişmiş ülkelerin de gündeminde yer almaya devam ediyor. Türkiye’de de, dünyadaki gelişmelere paralel olarak ve AB’nin gıda güvenliği ile ilgili koşulları göz önünde bulundurularak ciddi adımlar atılmaya başlandı.
Vibroser Türkiye ve Dünyada gıda işletmelerinin zemin uygulamalarında, gıda işletmelerine uygun Altıgen (100*115*13,2mm), 200*200*14mm 100*200*13,2mm endüstriyel porselen karo, panel koruma hijyen bordür, kompozit ovel süpürgelik ve anti asit karoların uygulamasın da kullandığı vibrasyonlu sistem tekniğiyle zeminlerde hijyeni, ağır darbelere karşı mukavemeti ve uzun ömürlü bir zemini garantiliyor.
Gıda güvenliği konusu, gelişmekte olan ülkelerin yanı sıra gelişmiş ülkelerin de gündeminde yer almaya devam ediyor. Türkiye’de de, dünyadaki gelişmelere paralel olarak ve AB’nin gıda güvenliği ile ilgili koşulları göz önünde bulundurularak ciddi adımlar atılmaya başlandı. Dolayısıyla gıda güvenliğinin önemli bir parçası olan hijyenik üretim de, artık tüm gıda işletmelerinin üzerinde önemle durması gereken noktalardan bir tanesi oldu. Bu doğrultuda gıda işletmeleri için getirilen bazı standartlar, işletmeleri üretimlerine uygun ve doğru çözümler aramaya yöneltiyor, Endüstriyel zemin kaplamaları konusunda faaliyet gösteren ve hijyenin zeminden başladığı görüşüyle yola çıkan Vibroser Seramik, dünyada özellikle gıda işletmelerinde kullanılan endüstriyel porselen karo ürünlerini, vibrasyonlu sistem denilen özel bir uygulama ile Türkiye’deki işletmelerin hizmetine sunuyor. Geleneksel zemin kaplamalarında kullanılan malzemeler ve uygulanma yönteminden ayrılan bu sistem, gıda işletmeleri için son derece önemli olan hijyen ve dayanıklılık konularında, işletmelere önemli kazanımlar sağlıyor.
Hijyenik ve sağlam bir zemin için anti asit karo ve hijyen bordür
Vibroser Seramik’in gıda işletmelerine sunduğu Altıgen13,2mm, 200*200*14mm 100*200*13,2mm endüstriyel porselen karo ürünlerinin ve vibrasyonlu uygulama sisteminin özelliklerini, farklılıklarını ve uygulama sürecini dergimize anlatan firmanın Genel Müdürü Aydın Günden, sunmuş oldukları sistemin dayanıklılığına ve hijyenik oluşuna vurguda bulunarak; “Bütün gıda işletmelerinde, gıda nizamnamelerine uygun anti asit karo dediğimiz tam vitrifiye sırsız porselen ürünlerdir. Ayrıca patentleri firmamıza ait olan Firmamız tarafından AR-GE çalışmaları yapılarak üretilen Gıda üretim tesislerin de duvar ve panellerlerin alt kısımlarının sıkıntısı olan, korozyona uğramaması ortamdaki bakterileri minimize etmek kenar ve köşelerde birikmeleri azaltan aynı zamanda duvar ve panaller için ikaz bandı görevi yapan paslanmaz ve akrilik yüzeyli hijyen bordür ve kompozit ovel süpürgelik ürünlerimiz ile gıda üreten tesislerde daha hijyen daha sağlıklı tesisler için olanak sağlayan ürünlerdir.”şeklinde konuştu.
Doğru ürünün doğru sistem ile uygulanması gerekmektedir diyen Aydın Günden; “Bizim endüstriyel zemin uygulamalarında çözüm ortağımız dünyanın en iyi porselen üreticilerinden Seranit AŞ nin ürettiği yüksek bir teknoloji ile Türkiye de ilk defa üretilen altıgen ve çeşitli ebat anti asit karolar ise gıda işletmeleri için pek çok avantajlı özelliğe sahiptir. Asitten etkilenmemesi,yoğunluğundan dolayı bakteri üretmemesi, darbelere karşı yüksek dayanıklılık, ağır yüklere karşı mukavemetinin yüksek oluşu ya da su emme oranın 00,5 olması bu özelliklerden sadece birkaçı. Ancak çok çeşitli avantajlar barındıran bu ürünün doğru uygulanması da son derece önemli. Eğer klasik uygulamalar ile bu ürün uygulanır ise, zamanla malzemenin zeminden kopması vaya benzer çeşitli sorunlarla karşılaşmak mümkündür. Dolayısıyla tek başına ürün yeterli değildir. Zeminlerde uzun süre sıkıntı yaşamamak için doğru ürünün doğru sistem ile uygulanması gerekmektedir. Vibroser olarak biz özellikle gıda işletmeleri için geliştirilen bu karoları, geleneksel yöntemden farklı olan ve vibrasyonlu sistem dediğimiz bir yöntemle uyguluyoruz. Ülkemizde henüz çok yaygın olmayan anti asit karolar ve vibrasyonlu uygulama sistemi, Avrupa’da yaygın biçimde kullanılıyor ve özelikle gıda sektörünün neredeyse tamamına yayılmış durumda bulunmaktadır.”dedi.
Vibrasyonlu uygulama sisteminin farklılıkları
Ürün özelliklerinin doğru bir uygulamayla işlevsellik kazanacağını ifade eden Aydın Günden; “Vibrasyonlu uygulama sisteminde çalışmaya mevcut beton zemini kirlerden, dökülmüş kumlardan, atıklardan basınçlı sulu yıkama makineleri ile yıkayıp arındırarak başlıyoruz. Dikey karıştırıcı makinelerde hazırlamış olduğumuz 400 dozluk katkılı harcı döküyoruz. Devamında gerekli eğimleri göz önünde bulundurarak bu harcı düzeltiyor ve böylece bir seramik alt satıhı oluşturuyoruz. Bu taze şap üzerine de, karoların su emme oranı yok denecek kadar az olduğu için aderans sağlayacak olan nitelikli likit epoksi veya çift komponentli özel yapıştırıcımızı seriyor ve anti asit karoları ipine, gönyesine paralel biçimde oluşturduğumuz bu alt satıha Karoları Montaj yapıyoruz Uygulamanın devamında bir ön sıkıştırma yapıyor ve sonrasında da yatay ve dikey vibrasyon yapan makinemizle altında hiçbir hava boşluğu kalmayacak şekilde karoyu harca maksimum derece sıkıştırma yapılır.
Bütün bu uygulamalardan sonra zemini dinlenmeye bırakıyoruz. Bu süreçte de; karoların su emme oranı sıfır olduğu ve harç betondan aldığı nemi dışarı vermediği için harç kendi ısısında kür oluyor. Daha sonraki süreçte ise karo yüzeylerini temizlemek amacıyla vakum işlemi uyguluyor, ardından da üzerine likit epoxi döküyoruz. Dökülen likit epoxsi, karonun derzlerinden karonun altına doğru bulabildiği en küçük kılcala kadar ulaşıyor.
Klasik uygulamalarda epoxi derz dolgu el ve ıspatula ile uygulanır. Bir ustanın bastırabileceği yere kadar ulaşır. Dolayısıyla karoların altında mutlaka boşluk kalır ve herhangi bir sıcak soğuk hava değişiminde veya bir darbe durumunda bu epoxi çıkabilir. Bizim kullandığımız likit epoxi ise karo çevresindeki ve altındaki en ufak kılcala kadar ulaşabiliyor. Likit epoxi dökme işleminden sonra silis ve kauçuk aparatlı makinelerle derzlere dolgu ve temizlik yaparak işlemi tamamlıyoruz. Burada şunu da belirtmekte fayda var; kullandığımız likit epoxi gıda üretim tesislerine uygun, herhangi bir solvent içermeyen ve gıdaya zararı olmayan yurt dışından ithal bir üründür.
Epoxi işlemiyle tamamlanan zeminde, 24 saat ile 7 gün arasında tam sertleşme oluşuyor ve zemine 7 gün boyunca ağır yük konmaz. 21 gün sonra ise tesis tamamen kullanılabilir hale gelir. Hızlı hizmete açılması gereken mahallerde duruma göre hızlı sertleşen çeşitli ürünler kullanarak zaman tasarrufu sağlıyoruz.”dedi.
Düzgün satıh, sağlam zemin
Vibrasyonlu sistem uygulamasının her bir kademesinin birbirini tamamlar nitelikte olduğunu ve bu kademelerden bir tanesinin dahi eksik uygulanması halinde sistemin başarısız olacağını da söyleyen Gündem, klasik uygulama sistemleri ile vibrasyonlu uygulama sistemi arasındaki farklılıkları da şöyle özetledi; “Klasik sistem ile vibrasyonu sistem uygulamalarında maliyet açısında çok büyük farklılıklar yoktur ancak klasik sistem uygulamaları uzun vadede geri dönüşü olmayan sorunlara neden olabilmektedir. Klasik uygulamada doğru eğimi, satıhı oluşturmak çok daha güçtür. Ayrıca klasik sistemde eğer doğru yapıştırıcı ve dolgu malzemesi kullanılmaz ise karoların altında boşluklar oluşur ve en küçük darbede karo malzeme kırılabiliyor. uzun vadede vibrasyonlu sistem ile uygulama daha da ekonomik bir duruma gelmektedir.
Bizim uyguladığımız sistemde, mevcut betonun suya doyurulma nedeni, döktüğümüz ve ihtiyacımız olan harcın yanmamasıdır. Mevcut betondaki su, döktüğümüz harcı besler ve yüksek mukavemette bir karo alt satıhı oluşur. Gıda işletmelerinin ihtiyacı olan da bu sağlam satıhtır çünkü böylece karonun altında herhangi bir boşluk kalmaz ve darbelerde malzemenin kırılma olasılığı azalır. Özetlemek gerekirse; bu uygulamanın en önemli özelliklerinden bir tanesi düzgün bir satıhın oluşturulabilmesi, ikincisi ise malzemenin altında hava boşluğu kalmamasıdır.”
Gelecekte zeminle ilgili problemler yaşamayacaksınız
“Biz müşterilerimize, zemin kaplamalarını klasik bir sistemle uygulamadığımızı ve dünyada bunun uygulama tekniğinin vibrasyonlu dediğimiz makineli sistem olduğunu, eğer bu sistem ile uygulanır ise ileride tesiste zeminle ilgili bir problem yaşamayacaklarını söylüyoruz.” diyen Aydın Günden, bu ürün ve uygulamanın bugün gerek süt sektöründeki işletmelerde gerekse diğer gıda işletmelerinde kabul gördüğünü ancak zeminde geri dönüşün olmadığını bütün yatırımın zemin üzerine yapıldığını da sözlerine ekledi.
“Zemini önemsiz gören düşünce yapısı yıkıldı”
Türkiye’deki gıda işletmelerinin özelliğinden ve yaşanan değişimlerden bahseden Vibroser Seramik’in Genel Müdürü Aydın Günden, hijyenin zeminden başladığına vurgu yaparak şunları söyledi; “Türkiye’deki gıda işletmelerinin bugüne kadar geliştirdiği bazı alışkanlıkları var ve bilmedikleri ürünleri kullanmıyorlar. Ancak günümüzde yaşanan gelişmeler, firmaların anlayışlarında da olumlu değişikliklere neden oldu. Zemini önemsiz gören düşünce yapısı artık firmalar tarafından terk edildi. Yapılan yasal düzenlemeler de günümüzde hijyenin zeminden başladığını gösteriyor. Bizler de daha sağlıklı zeminler oluşturabilmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Sektörü takip ediyor, AB standartlarına uygun yenilikleri bünyemize katarak kendimizi güncelliyoruz.”